
Sualp
10. Nesil
Genel Bilgiler
İsim: Sualp
Klan: Malkavian
Haven: Runway – İstanbul, Beşiktaş
Klan Disiplinleri: Dementation Auspex Obfuscate
Zayıflık: 🎭
Klan: Malkavian
Haven: Runway – İstanbul, Beşiktaş
Klan Disiplinleri: Dementation Auspex Obfuscate
Zayıflık: 🎭
Vampir Yaşınız: ~180 yıl
Vampir olma yaşınız: 28
Doğanız: ?
Çehreniz: Kırmızı kadife ceket, yıpranmış deri ayakkabılar,
Generation: 10
Yaş Grubu: Yetişkin
Vampir olma yaşınız: 28
Doğanız: ?
Çehreniz: Kırmızı kadife ceket, yıpranmış deri ayakkabılar,
Generation: 10
Yaş Grubu: Yetişkin
Toplam EXP: 90
Harcanan EXP: 85
Kalan EXP: 5
Harcanan EXP: 85
Kalan EXP: 5
Öz Geçmiş
Rüzgâr keskin...
İstanbul’un gece vakti o kendine has kokusu var yine — mazot, deniz, nem ve günah.
Galata’nın arka sokaklarından birinde yürürken, ayaklarım sanki benden bağımsız hareket ediyor.
Nereye gittiğimi bilmiyorum, ama bedenim biliyor olmalı.
Yıllardır görmediğim bir rüyayı tamamlamaya gidiyormuşum gibi.
Bir köşeyi dönüyorum.
Eski bir metro girişi; demir parmaklıkları pas tutmuş, merdivenler yağmur suyuyla kararmış.
Hiçbir tabela yok.
Sadece yeraltına doğru süzülen bir karanlık ve üstünde titreyen bir neon iz:
“RNWY” — harflerin yarısı sönmüş.
Gözlerim karanlığa alışırken parmak uçlarımı paslı korkuluklara koyuyorum.
Soğuk.
Ama tanıdık bir soğuk.
“Aşağıda bir şey var… ama zaten biliyorsun.”
Bu fısıltı, kendi zihnimden mi, yoksa duvarlardan mı geliyor, ayırt edemiyorum.
Derin bir nefes alıyorum.
Nefesimle birlikte geçmişin tozu ciğerlerime doluyor gibi.
İniyorum.
Basamaklar uzun — her biri bir anıyı taşıyor sanki.
Bir adım, iki adım...
Duvarlarda eski grafitiler, yer yer soyulmuş fayanslar, kırık lambalar.
Ama aşağı indikçe karanlık başka bir şeye dönüşüyor;
kırmızı ışıklar duvarların arasından süzülüyor,
tıpkı damarların altından akan kan gibi.
Ayağım son basamağa bastığında, nemli havada yankılanan bir titreşim hissediyorum.
Zemin beton ama yaşıyor sanki.
Bir zamanlar trenlerin geçtiği o tünel, şimdi müziğin uğultusuyla dolu.
Uzaktan bas sesleri kalbimin yerine geçiyor.
Karşıda metalden, ağır bir kapı.
Üzerine kazınmış bir kelime var:
RUNWAY
Harflere elimle dokunuyorum.
Parmak uçlarımda hafif bir titreşim, metalin altından geçmişin yankısı geliyor.
Sanki duvar bana fısıldıyor:
“Hoş geldin... Sualp.”
Bir adım geri çekiliyorum.
O ismi duyunca zihnimde bir perde aralanıyor gibi —
Yüzler, ışıklar, kahkahalar.
Hepsi bir anda gelip gidiyor.
> “Ben... burayı daha önce…”
Cümleyi tamamlayamadan kapı hafifçe aralanıyor.
İçeriden sıcak bir hava dalgası vuruyor yüzüme — müzik, alkol ve yaşam kokusu.
Kapıda duran iki adamın silueti beliriyor, biri başını eğiyor:
> “Efendim,” diyor kısık bir sesle.
> “Runway sizi özledi.”
Bir anlık sessizlik.
Ne cevap vereceğimi bilemeden sadece gülümsüyorum.
Çünkü içimde bir şey, yıllar önce kaybettiğim bir şeyi nihayet bulduğunu söylüyor.
Ben buraya gelmedim...
Burası beni çağırdı.
Yavaşça başımı kaldırıp tavandaki titrek tabelaya bakıyorum.
Harfler hâlâ eksik yanıyor.
“Şu tabelayı düzeltin.”
İstanbul’un gece vakti o kendine has kokusu var yine — mazot, deniz, nem ve günah.
Galata’nın arka sokaklarından birinde yürürken, ayaklarım sanki benden bağımsız hareket ediyor.
Nereye gittiğimi bilmiyorum, ama bedenim biliyor olmalı.
Yıllardır görmediğim bir rüyayı tamamlamaya gidiyormuşum gibi.
Bir köşeyi dönüyorum.
Eski bir metro girişi; demir parmaklıkları pas tutmuş, merdivenler yağmur suyuyla kararmış.
Hiçbir tabela yok.
Sadece yeraltına doğru süzülen bir karanlık ve üstünde titreyen bir neon iz:
“RNWY” — harflerin yarısı sönmüş.
Gözlerim karanlığa alışırken parmak uçlarımı paslı korkuluklara koyuyorum.
Soğuk.
Ama tanıdık bir soğuk.
“Aşağıda bir şey var… ama zaten biliyorsun.”
Bu fısıltı, kendi zihnimden mi, yoksa duvarlardan mı geliyor, ayırt edemiyorum.
Derin bir nefes alıyorum.
Nefesimle birlikte geçmişin tozu ciğerlerime doluyor gibi.
İniyorum.
Basamaklar uzun — her biri bir anıyı taşıyor sanki.
Bir adım, iki adım...
Duvarlarda eski grafitiler, yer yer soyulmuş fayanslar, kırık lambalar.
Ama aşağı indikçe karanlık başka bir şeye dönüşüyor;
kırmızı ışıklar duvarların arasından süzülüyor,
tıpkı damarların altından akan kan gibi.
Ayağım son basamağa bastığında, nemli havada yankılanan bir titreşim hissediyorum.
Zemin beton ama yaşıyor sanki.
Bir zamanlar trenlerin geçtiği o tünel, şimdi müziğin uğultusuyla dolu.
Uzaktan bas sesleri kalbimin yerine geçiyor.
Karşıda metalden, ağır bir kapı.
Üzerine kazınmış bir kelime var:
RUNWAY
Harflere elimle dokunuyorum.
Parmak uçlarımda hafif bir titreşim, metalin altından geçmişin yankısı geliyor.
Sanki duvar bana fısıldıyor:
“Hoş geldin... Sualp.”
Bir adım geri çekiliyorum.
O ismi duyunca zihnimde bir perde aralanıyor gibi —
Yüzler, ışıklar, kahkahalar.
Hepsi bir anda gelip gidiyor.
> “Ben... burayı daha önce…”
Cümleyi tamamlayamadan kapı hafifçe aralanıyor.
İçeriden sıcak bir hava dalgası vuruyor yüzüme — müzik, alkol ve yaşam kokusu.
Kapıda duran iki adamın silueti beliriyor, biri başını eğiyor:
> “Efendim,” diyor kısık bir sesle.
> “Runway sizi özledi.”
Bir anlık sessizlik.
Ne cevap vereceğimi bilemeden sadece gülümsüyorum.
Çünkü içimde bir şey, yıllar önce kaybettiğim bir şeyi nihayet bulduğunu söylüyor.
Ben buraya gelmedim...
Burası beni çağırdı.
Yavaşça başımı kaldırıp tavandaki titrek tabelaya bakıyorum.
Harfler hâlâ eksik yanıyor.
“Şu tabelayı düzeltin.”
Kişilik Özellikleriniz
Karakolun içi sigara dumanıyla doluydu.
Bir köşede, loş ışığın altındaki sandalyede sessizce oturuyordum.
Gözlerim insanları izliyordu; her biri kendi korkusunun içinde kaybolmuş,
kendi küçük trajedilerini anlatan birer gölge gibiydi.
Masalardan birine bir kadın geldi.
Elinde buruşturulmuş bir çanta, yüzünde panik ve utanç karışımı bir ifade vardı.
"Kocamı dövdüler," dedi titreyen sesiyle.
Polis memuru başını kaldırdı, kalemini eline aldı.
> "Kişiyi tanımlayabilir misiniz, hanımefendi?"
Kadın başını salladı, derin bir nefes aldı.
Ve sonra,
benim tarifimi yapmaya başladı.
> "Yaklaşık 1.80 boylarında, kaslı ve atletik bir yapısı vardı; ama kasları abartılı değil, doğallığıyla dikkat çekiyordu.
Saçları koyu kahverengi, dağınık ve hafif yağlı bir görünümdeydi; sanki sabah kalkmış ama hâlâ kusursuz bir şekilde kendini ifade ediyordu.
Yüzü keskin hatlı, çenesinde hafif bir sakal ve yanaklarında gölgeler vardı; bakışları ise hem alaycı hem de dikkatliydi, insanı hem çarpıyor hem de merak ettiriyordu.
Üzerinde eskimiş deri bir ceket vardı, kot pantolonu vücuduna oturmuş, ayakkabıları ise yılların izini taşıyan eski spor ayakkabılardı. Kıyafetleri rahat ama aynı zamanda bir duruş, bir tavır taşıyordu.
Omuzları hafifçe öne eğik, adımlarında bir özgüven ve kaygısızlık hissi vardı; her hareketi hem doğal hem de hesaplanmış gibiydi.
Ellerinde küçük bir gerginlik vardı; parmaklarını sık sık oynatıyor, gerektiğinde patlayabilecek bir enerjiyi gizliyordu."
Memur not alırken ben kıpırdamadım.
Her kelimesinde omuzlarıma biraz daha ağırlık bindi.
Elim, ceketimin yakasına istemsizce dokundu.
Anlattığı kişi bendim.
Bir an için tüm sesler sustu.
Kalem tıkırtısı, uğultular, dışarıdan gelen siren sesi bile yoktu.
Sadece kadının sesi kulaklarımda yankılanıyordu.
Ayağa kalktım.
Sandalyenin gıcırtısı bile bana ait değilmiş gibi geldi.
Üzerime baktım — gerçekten de anlattığı gibiydim.
Belki de hep öyleydim.
"Görülmek," dedim kendi kendime,
"her zaman fark edilmek değildir."
Kapıya doğru yürüdüm.
Hiç kimse bir şey sormadı.
Polisler, kadın, uğultular... hepsi arkamda bir sis gibi kayboldu.
Dışarı çıktığımda gece hâlâ aynıydı.
Sadece ben,
birinin hikâyesine yanlışlıkla girmiş bir gölgeydim artık.
Merit & Kusurlar
Meritler:
Elysium Sahibi (Sosyal statü ve kaynak kontrolü)
Camarilla içinde saygınlık
Famous Face
Kusurlar:
Dual Identity –
prey exclusion - deliler.
Obsession –
Elysium Sahibi (Sosyal statü ve kaynak kontrolü)
Camarilla içinde saygınlık
Famous Face
Kusurlar:
Dual Identity –
prey exclusion - deliler.
Obsession –
İnsanlık & İrade Gücü
İnsanlık (Humanity): 6
İrade Gücü (Willpower): 7
Disiplinler
Dementation
Seviye Açıklama
1
2
3
4
5
Seviye Açıklama
1
2
3
4
5
Auspex
Seviye Açıklama
1
2
Seviye Açıklama
1
2
Obfuscate
Seviye Açıklama
1
2
3
4
Seviye Açıklama
1
2
3
4
Kaynaklar
Müttefikler:(Seviye 1)
Bağlantılar: (Seviye 3)
Egemenlik Alanı: Runway Elysium (Seviye 2)
Şöhret: Saygın ama dikkat çekmeyen (Seviye 1)
Nüfuz: (Seviye 1)
Maddi Güç: (Seviye 2)
Hizmetkârlar: Bar çalışanları (Seviye 2)
Toplumsal Konum: Camarilla ve İstanbul sosyal çevresi (Seviye 3)
Ekipman
eski gümüş bir yüzük - iki maskeli bir motif, biri gülerken diğeri ağlıyordu.
Yıpranmış deri defter, yarısı kopmuş sayfalar.
Kurumuş bir gül, ince cam şişe içinde.
Gümüş çakmak, üzerinde bir şeyler kazılı.
Edit Log
20.10.25 +1 kaynaklar.
