Alara Lalehan
Gönderilme zamanı: Pzt Eki 20, 2025 12:22 pm
gönderen Alara Lalehan

Alara Lalehan
13. Nesil
Genel Bilgiler
İsim: Alara Lalehan
Klan: Toreador
Haven: İstanbul’un Şile ilçesinde, küçük ama bir öğrenci için gayet yeterli bir ev (paylaşımlı şekilde kullanımda)
Klan Disiplinleri: Auspex, Presence, Celebrity
Zayıflık: Sanat Tutkusu
Klan: Toreador
Haven: İstanbul’un Şile ilçesinde, küçük ama bir öğrenci için gayet yeterli bir ev (paylaşımlı şekilde kullanımda)
Klan Disiplinleri: Auspex, Presence, Celebrity
Zayıflık: Sanat Tutkusu
Vampir Yaşınız: 3 ay
Vampir olma yaşınız: 19
Doğanız: Çocukça.
Çehreniz: Hayalperest.
Generation: 13. Nesil.
Yaş Grubu: Fledgling
Vampir olma yaşınız: 19
Doğanız: Çocukça.
Çehreniz: Hayalperest.
Generation: 13. Nesil.
Yaş Grubu: Fledgling
Toplam EXP:
Harcanan EXP:
Kalan EXP:
Harcanan EXP:
Kalan EXP:
Öz Geçmiş
Alara Lalehan, Şile Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğrenci olan, içine kapanık ama derin duygulara sahip genç bir kızdır.
İzmir’den İstanbul’a gelen Alara, yurt odasında kalmak istemediği için sınıf arkadaşının aracılığıyla, İstanbul’a yeni taşınacak bir başka öğrenci olan Toprak ile anlaşarak, Şile’nin merkezinden çok da uzak olmayan bir yerde ev tutar.
Bu süreçte Alara ve Toprak yakınlaşarak vakitlerinin çoğunu birlikte geçirmeye başlarlar.
Toprak, Alara’nın ilhamlarını bulmasına yardımcı olur; bazen onun garip isteklerini yerine getirir, bazen de küçük çaplı suç sayılabilecek aktivitelerinde ona destek olurdu.
Alara ise Toprak’a, İstanbul’da çevresi sayesinde edindiği bağlantılarla, kimi zaman para, kimi zaman da şehirde kimsenin bilmediği küçük kaçak maceralar kazandırıyordu.
Bu maceralar çoğunlukla geceleri terk edilmiş yerlerde dolaşmak, duvarlara semboller çizmek, bazen de gizlice atölyelere girip boya ya da tuval çalmak şeklindeydi.
Alara için yaptığı her yasa dışı şey bir suç değil, tuvaline atacağı bir sonraki fırça darbesinin nerede olacağını keşfetmenin bir yoluydu.
Her heyecan, her tehlikeli an onu yarım kalan eserini bitirmeye biraz daha yaklaştırıyordu.
Toprak’la bu anları paylaşmaksa onun için bir risk değil, tam tersine ilham arayışındaki en büyük destektir.
Alara her yeni geceye Toprak’ı yanında götürürken, onu bir suç ortağı değil; kendi sanatının sponsoru, ilhamını besleyen yegâne bağı olarak görüyordu.
Bir gece, fakülte kapanmış olmasına rağmen, Alara eserlerini bu şekilde daha iyi çıkardığına inandığı için gizlice fakülteye sızdı.
Ancak atölyesine girdiğinde, masasında olması gereken tuvallerin kaybolduğunu fark etti ve adeta büyülenmiş gibi onları incelemeye başladı.
Tam o sırada arkasında bir ses yankılandı ne sert, ne de yumuşak bir tondaydı:
“Beğendin mi?” dedi bir kadın sesi.
Alara, kendisi dışında kimsenin fakültede olmasını beklemediği için irkildi.
Karanlığın içinden çıkan, kuzgun gibi siyah saçlı kadın bir süre sessizce ona baktı, sonra yavaşça yaklaştı:
“Onlar benim eserlerim.” dedi.
O geceden sonra Alara ile bu kadın, her gece fakültenin boş salonlarında, sessiz kampüs bahçelerinde buluşmaya başladılar.
Kadın ona yeni tablolar gösteriyor, sanatla güzelliğin bir esere nasıl aktarıldığını anlatıyordu.
Alara bu buluşmalarda sadece dinlemiyor, adeta içine çekiliyordu; kadının kelimeleri fırça darbeleri gibiydi, ruhunda yeni bir ilham doğuruyordu.
Bir gece kadın ona dönüp, “Gerçek sanatın nasıl yaratıldığını görmeye hazır mısın?” diye sordu.
Alara tereddüt etmedi.
Eserlerine hayran olduğu bu kadının atölyesini görmek, sanatının kaynağını anlamak istiyordu.
Ancak içeri girdiğinde, yağlıboya kokusunun yerini demir ve çürük gül kokusu almıştı.
Kadın tuvalin önünde durdu, Alara’ya baktı ve fısıldadı:
“Her iyi sanatçı, iyi bir eser çıkarmak istediğinde, eserini kendi kanıyla boyar.”
Sonra ona sordu:
“Sen de iyi bir sanatçı olmak istiyor musun?”
Ve o gece, Alara gecelerin en eski sanatına dahil oldu.
İzmir’den İstanbul’a gelen Alara, yurt odasında kalmak istemediği için sınıf arkadaşının aracılığıyla, İstanbul’a yeni taşınacak bir başka öğrenci olan Toprak ile anlaşarak, Şile’nin merkezinden çok da uzak olmayan bir yerde ev tutar.
Bu süreçte Alara ve Toprak yakınlaşarak vakitlerinin çoğunu birlikte geçirmeye başlarlar.
Toprak, Alara’nın ilhamlarını bulmasına yardımcı olur; bazen onun garip isteklerini yerine getirir, bazen de küçük çaplı suç sayılabilecek aktivitelerinde ona destek olurdu.
Alara ise Toprak’a, İstanbul’da çevresi sayesinde edindiği bağlantılarla, kimi zaman para, kimi zaman da şehirde kimsenin bilmediği küçük kaçak maceralar kazandırıyordu.
Bu maceralar çoğunlukla geceleri terk edilmiş yerlerde dolaşmak, duvarlara semboller çizmek, bazen de gizlice atölyelere girip boya ya da tuval çalmak şeklindeydi.
Alara için yaptığı her yasa dışı şey bir suç değil, tuvaline atacağı bir sonraki fırça darbesinin nerede olacağını keşfetmenin bir yoluydu.
Her heyecan, her tehlikeli an onu yarım kalan eserini bitirmeye biraz daha yaklaştırıyordu.
Toprak’la bu anları paylaşmaksa onun için bir risk değil, tam tersine ilham arayışındaki en büyük destektir.
Alara her yeni geceye Toprak’ı yanında götürürken, onu bir suç ortağı değil; kendi sanatının sponsoru, ilhamını besleyen yegâne bağı olarak görüyordu.
Bir gece, fakülte kapanmış olmasına rağmen, Alara eserlerini bu şekilde daha iyi çıkardığına inandığı için gizlice fakülteye sızdı.
Ancak atölyesine girdiğinde, masasında olması gereken tuvallerin kaybolduğunu fark etti ve adeta büyülenmiş gibi onları incelemeye başladı.
Tam o sırada arkasında bir ses yankılandı ne sert, ne de yumuşak bir tondaydı:
“Beğendin mi?” dedi bir kadın sesi.
Alara, kendisi dışında kimsenin fakültede olmasını beklemediği için irkildi.
Karanlığın içinden çıkan, kuzgun gibi siyah saçlı kadın bir süre sessizce ona baktı, sonra yavaşça yaklaştı:
“Onlar benim eserlerim.” dedi.
O geceden sonra Alara ile bu kadın, her gece fakültenin boş salonlarında, sessiz kampüs bahçelerinde buluşmaya başladılar.
Kadın ona yeni tablolar gösteriyor, sanatla güzelliğin bir esere nasıl aktarıldığını anlatıyordu.
Alara bu buluşmalarda sadece dinlemiyor, adeta içine çekiliyordu; kadının kelimeleri fırça darbeleri gibiydi, ruhunda yeni bir ilham doğuruyordu.
Bir gece kadın ona dönüp, “Gerçek sanatın nasıl yaratıldığını görmeye hazır mısın?” diye sordu.
Alara tereddüt etmedi.
Eserlerine hayran olduğu bu kadının atölyesini görmek, sanatının kaynağını anlamak istiyordu.
Ancak içeri girdiğinde, yağlıboya kokusunun yerini demir ve çürük gül kokusu almıştı.
Kadın tuvalin önünde durdu, Alara’ya baktı ve fısıldadı:
“Her iyi sanatçı, iyi bir eser çıkarmak istediğinde, eserini kendi kanıyla boyar.”
Sonra ona sordu:
“Sen de iyi bir sanatçı olmak istiyor musun?”
Ve o gece, Alara gecelerin en eski sanatına dahil oldu.
Kişilik Özellikleriniz
Sanat düșkünü, sanatı ve ilham arayışını bazen abartıp mantığınını geride bırakarak kararlar alır.
Duygusal, eleştirilere fazla alınır ve hayal kırıklığı onu Alara'yı çok daha fazla etkiler.
Sıcak kanlı, Sosyal ortamlara ve insanlara kolay adapte olur.
Duygusal, eleştirilere fazla alınır ve hayal kırıklığı onu Alara'yı çok daha fazla etkiler.
Sıcak kanlı, Sosyal ortamlara ve insanlara kolay adapte olur.
Merit & Kusurlar
Meritler: Romantik Ruhlu, Sanatsal yetenekli, Büyüleyici Sesli
Kusurlar: Saplantılı, Masquerade İhlalcisi.
Kusurlar: Saplantılı, Masquerade İhlalcisi.
İnsanlık & İrade Gücü
İnsanlık (Humanity): 7
İrade Gücü (Willpower): 6
Disiplinler
Disiplinler: Sezgi seviye 1 (Auspex) , Cazibe seviye 1 (Presence)
Ritüeller
Ritüeller: Yok
Kaynaklar
Müttefikler: 1
Bağlantılar: 1
Egemenlik Alanı: 0
Şöhret: 0
Sürü: 0
Nüfuz: 0
Maddi Güç: 1
Hizmetkârlar: 0
Toplumsal Konum: 0
Ek Bilgiler
Ek Bilgiler: Yok
Ekipman
Ekipman: Gümüşten hilal ay sembolünde bir kolye
Edit Log
Edit Log: Yok